İşime,
iyi buğday tohumlarını biriktirmiş ve bereketli bir parça toprak bağışlanmış
bir köylü gibi başladım. Dilediğim gibi ekip biçecektim. Ama öyle olmadı.
Toprağın üstündeki otları ayıkladığımda altın buldum.
Otlar çok değerli bir hazineyi saklıyormuş.”
Maria Montessori / 1907
Bebeği olacağını öğrenen bir çok annenin yaptığı gibi ben de
derin derin araştırmalara başladım. Kitaplar alıyor, okuyor, henüz doğmamış
bebeğimi nasıl mükemmel yapabileceğim üzerinde düşünüp, kafa yoruyordum. Eşimin
ve doktorumun deyimiyle ise kafayı yiyordum .J
İkiz bebeklerimin olacağını öğrenmemle birlikte araştırmalarım 2 kat
arttı, sorularıma soru eklendi ve doktorum bile bıkmıştı benden. Kitap okumanın
yanında sürekli internetten araştırma yapıyordum. Bilirsiniz bir çok anne de
aynı süreçlerden geçer. Hamileyken hafta hafta gelişimi araştırılır, hangi
besinler bebeğe kilo aldırır hangileri boş kaloridir vs diye uzar gider bu
listeJ Bebek doğduktan sonra ise anne sütü
ve 6. Aydan sonra ek gıdalar, çocuğumu nasıl beslemeliyim vs bunlar
araştırılır. Sonra ek gıda rayına oturur, bebeğimiz artık bizimle anlamlı
iletişim kurmakta, oyun oynamaktadır. Anneler boşluğa düşmez bu aşamada,
araştırmalara hemen yenisi eklenir: Çocuğumu nasıl eğitmeliyim? Bu aşamada
karşımıza Montessori denen bir yöntem çıkar. Fazlaca bilgi eksikliğinin yanında
, tekrarlanan aynı bilgiler, bilgi kirliliği bir türlü yöntemi tam anlamamamıza
neden olur. Gruplara üye olursunuz, bloglardan takip edersiniz. Sonuç korkunç!
Milletin çocuğu uzaya uçuyor biz ise hala araba sürüyoruz ! 18 aylık çocuk
dişini fırçalıyor, 2 yaşında çocuk bıçak tutuyor, 3 yaşında çocuk güneş
tutulmasını öğreniyor, problem çözüyor, oyuncaklarını topluyor ve son derece
düzenli, etkinlik yapmaya bayılıyor, sizin çocuğunuz sadece mama derken
milletin çocuğu hikaye anlatıyorJ Yani yok yok . Doğal annelik
içgüdüsüyle “ben nerde yanlış yaptım , neden olmuyor, nereden başlayacağım”
soruları beynimizi kemirmeye başlıyor.
Peki ben nerden başladım:
Montessori
yöntemini üniversitede zihinsel engellilerin eğitimi konusunda öğrenmiştik. Ama
sadece zihinsel engellilerin eğitimi! Hiç kimse bunun her çocuğa
uygulanabilecek bir sistem olduğunu söylemedi, biz de anlamadık nedense ve
orada kaldı bu konu. İkizlerimi en iyi şekilde eğitmek istiyordum ve bu yöntemi
uygulayacaktım. Gel gelelim tek başına 2 erkek bebeğe birden bakacak olmam bir
çok şeyi yapmamı engelledi. Ancak felsefe olarak kafamda vardı ve çocuklarımı
kısıtlamadım, yerde ve geniş mekanlarda vakit geçirmelerini sağladım. Ellerine
değişik dokuda ve ses çıkaran oyuncakları verdim. 11. Aylarda bakımları biraz
daha rahatladı ve ben onlara bir şeyler hazırlayacak vakti buldum. Evet sevgili
okur asıl başlık konumuza bu satırdan sonra giriş yapıyorum, ancak bir
sonraki yazıda J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder